AKVARYUM BİTKİLERİNİN BESLENMESİ Bölüm:1

Akvaryum bitkileri sağlıklı ve düzenli bir gelişim sağlayabilmek için organik ve mineral besin kaynaklarına ihtiyaç duyarlar. Bu besinleri aşağıdaki basit gösterimli bir periyodik tablo üzerinden de görebiliriz.

Bu besinlerin pek çoğuna çok küçük miktarlarda ihtiyaç duyulmasına rağmen, eksiklikleri durumunda hayati önem taşıyan biyolojik fonksiyonlar düzgün bir şekilde gerçekleştirilemeyecektir. Düzenli beslenme sağlanamadığı takdirde sağlık sorunları ortaya çıkacak ve bitkiler hastalanacaktır. Bitkilerin beslenmesinde yer alan besin çeşitliliği çok fazla sayıdadır ve bitkilere ulaştırılabilmesi için pek çok farklı yöntem mevcuttur. Bu pek çok besinin farklı fonksiyonları göz önüne alındığında, akvaryumdaki miktarları ve önem sıraları belirlendiğinde uygun gübrelemenin gerçekleştirilmesi için nelere ihtiyaç duyulduğu da ortaya çıkmış olacaktır.

Makro ve Mikro (Eser) Besinler
Bitki besinleri bitkiler tarafından duyulan ihtiyaç miktarlarına bağlı olarak genellikle makro ve mikro besinler olarak iki grup halinde tanımlanmaktadırlar.

Makro besinler bitkiler tarafından daha büyük miktarlarda ihtiyaç duyulan besinlerdir. Bunlar Fosfor(P), Hidrojen(H), Kalsiyum(Ca), Karbon(C), Magnezyum(Mg), Nitrojen(N), Oksijen(O), Potasyum(K) ve Sülfür(S) olarak sayılabilir. Makro besinlerin pek çoğu akvaryum ortamında zaten hazır olarak bulunmaktadır. Örneğin Oksijen ve Hidrojen gereğinden fazla bir şekilde (H2O yani su haliyle) her zaman vardır, Kalsiyum ve Nitrojen ise genellikle mevcuttur. Kalsiyum sadece çok yumuşak sularda düşük seviyelerde bulunabilmektedir, Nitrojen ise biyolojik filtrasyon ve/veya organik artıklar neticesinde ortaya çıkmakta ve bitkiler tarafından Amonyum yada Nitrat şeklinde abzorbe edilmektedir. Bu nedenle normal şartlar altında bir akvaristin ihtiyaç duyacağı asıl makro besinler Karbon, Magnezyum, Fosfor, Sülfür ve Potasyum olacaktır.

Mikro besinler ise bitkiler tarafından çok az miktarlarda ihtiyaç duyulan ve bu nedenle genellikle eser elementler olarak adlandırılan besin kaynaklarıdır. Mikro besinler başlıca Boron(B), Bakır(Cu), Manganez(Mn), Molibden(Mo), Klor(Cl), Nikel(Ni), Demir(Fe) ve Çinko(Zn) olarak sayılabilir. Bitkilerin sağlığı açısından hem makro hem de mikro besinler aynı derecede hayati öneme sahiptirler. Bu makro ve mikro besinlere bu besinlerin sentezi için gerekli olan enerjinin kaynağı olan ışık da dâhil edildiğinde bitkilerin ihtiyaç duyabileceği her şey ifade edilmiş olacaktır. Sağlıklı bir bitki akvaryumunda bu üçlünün tamamının yeterli ve sürekli olarak bulundurulması bitkili akvaryumların oluşturulmasının temel kaidesidir. Bunların arasında ortaya çıkabilecek bir dengesizlik istenmeyen alg oluşumları, yetersiz yada kötü görünümlü bitki gelişimi ve hatta bitkilerin ölümü gibi nedenleri ortaya çıkaracaktır.

Makro besinler bitki anatomisinde hücreler, proteinler ve yağlar gibi daha yapısal bileşenler için tüketilirken, mikro besinler hücresel bazdaki fonksiyonlar ve enzimlerin aktivasyonu için tüketilirler. Bu bağlamda mikro besinler bitki biyolojisinin kontrol ve idaresi açısından önemli olarak addedilirler. Bu eser elementler piyasadan edinilebilecek pek çok sıvı gübre içeriğinde ve aynı zamanda musluk suyunda bulunabilmektedir, ancak sıklıkla akvaryumlarımızda hem bitkiler hem de organik moleküllere bağlanmaları neticesinde çok hızlı bir şekilde tükenirler ve bu nedenle düzenli olarak takviye edilmeleri gerekir. Mikro besinler hakkında bilinmesi gereken bir başka husus ise bitkilerin tüketim miktarıyla karşılaştırıldığında bitkinin bünyesinde kendisine çok uzun süreler yetecek şekilde bunları depolayabildikleridir. Dolayısıyla bu elementlerde oluşabilecek bir eksiklin kendini göstermesi makro besinlerdeki kadar hızlı olmayacaktır. Önemli olan bu eksikliğin kronik hale gelmemesidir. Diğer mikro besinlere göre daha fazla miktarlarda kullanıldığı için demiri kapsam dışında bırakacak olursak genel olarak diğer mikro besinleri daha uzun aralıklarla takviye etmek te mümkün olabilecektir.

Besinlerin Kaynakları
Akvaryum ortamında ihtiyaç duyulan besinler bitkilere pek çok farklı kaynaktan sağlanabilir. Bitkiler ihtiyaç duydukları besinleri hem yaprakları hem de kökleri vasıtasıyla aldıklarından, bu besinlerin hem suda hem de zeminde (substrat) mevcut olması sağlanmalıdır. Bu besinlerin su içerisinde bulunmasını sağlayacak sıvı gübreler ile zeminde bulunmasını sağlayacak katı gübreler (tablet, bitki kumu, toprak, kil, vs…) arasındaki en önemli fark, zemindeki besinlerin çok daha uzun süre mevcudiyetlerini koruyabilmelerine karşılık, suda bulunanların belirli aralıklarla takviye edilmesi gerekliliğidir. Substrat bazı besinler açısından bir depo özelliği taşımaktadır. Substrat içerisinde oksijen seviyelerinin ve su hareketliliğinin minimum seviyelerde olması burada bulunan besinlerin başka yerlere taşınmasını, oksitlenmesini ve bitkiler tarafından kullanılmayacak hale gelmesine neden olmak üzere karbonatlarla bağlanmasını engellemektedir. Ayrıca, pek çok substrat içinde zamanla oluşan yüksek miktardaki organik çökelti besinlerle bağlanan doğal şelatlar yaratmaktadır ve bu sayede uzun bir dönem için bol miktarda besin her zaman mevcut olacaktır. Substrat gübrelemesi için farklı malzemelerin karışımı yada tablet gübreler kullanılabilir.

Zengin içerikli substratlar
Piyasada kullanıma hazır, zengin besin içerikli ürünler büyük çeşitlilikte mevcuttur ve bu ürünler tek başlarına zemin malzemesi olarak kullanılabildikleri gibi, başka bir takım kumlarla da karıştırılarak bir arada kullanılabilmektedir. Bu substratlar bitkiler tarafından ihtiyaç duyulan ve genellikle akvaryumun kendi döngüsü ile oluşmayan, yetersiz kalan, su değişimlerinde eklediğiniz musluk suyunda da bulunmayan pek çok besin maddesi açısından oldukça zengindir. Bu şekilde kurulmuş olan bir akvaryumda bu besinler suya uzun bir dönem içinde yavaş bir şekilde salınacağından gübreleme için bir çözüm yolu oluşturmaktadır. Bu hazır zeminler marka, model ve kullanım şekline göre 6 ay ile 2 sene içinde tükenmektedir. Ancak yukarıda da değinildiği gibi zamanla zeminde oluşacak ve daha aşağılara doğru nüfuz ederek tabana yerleşecek olan organik çöküntüler tabanın zenginleşmesine neden olacak ve tükenen zemin gübresinin yerine geçerek aynı işlevi sağlayacaktır. Bitkili akvaryumlarda tabanı karıştırarak yapılan dip çekimlerinin bir mahsuru da bu zenginleşmeyi engellemesidir ve bu nedenle uygulanmaz. Zeminin böylesine zengin bir hal alması da tipik olarak 6-12 ay arası bir zaman gerektirir. Bu hazır zeminlerin kullanılmasının nedeni de bu dönem aşılıp mevcut zemin kendiliğinden oluşana kadar geçecek olan dönemi kapsamaktır.

Tablet gübreler
Tablet gübreler daha lokal bir besin takviyesinin uygulanması gerektiği durumlar içindir. Bu tabletler daha konsantre yapıda zemin takviyeleridir ve genlikle demir açısından da zengindirler. Bazı çok hızlı gelişen bitkiler ve Cryptocoryne-Echinodorus gibi bitkilerde bu şekilde lokal uygulamalar iyi sonuç vermektedir. Ayrıca bazı yavaş gelişen bitkilerin besin alımları da yavaş olduğundan diğer bitkilerle besin alımında rekabetlerinde onlara avantaj sağlamak için de kullanılabilirler. Tabletler hiçbir zaman taban için tek başına/komple çözüm olarak görülmemelidir. Aksine sadece lokal çözümler için düşünülmelidir. Ayrıca besin açısından zengin bir zeminin mevcudiyeti durumunda çoğu zaman tablet kullanımı gereksizdir.

Sıvı gübreler
Bugün akvaryum ürünleri satan mağazalarda sıvı gübre olarak kullanılabilecek pek çok ticari ürün yer almaktadır. Ayrıca amatör kullanıcıların kendi hazırladıkları bazı gübre karışımları da mevcuttur. Ancak bu ürünlerin büyük bir dikkat ile iyi hesap edilerek ve takip edilerek kullanılması gereklidir. Neticede aşırı gübreleme ile istenmeyen alg sorunlarına ve metal zehirlenmelerine davetiye çıkarıyor da olabilirsiniz. Genel olarak konuşmak gerekirse, sıvı gübre alırken ne kadar öderseniz onun karşılığını alırsınız demek pek yanlış bir tanımlama olmayacaktır. Çünkü bazı özel/kaliteli ürünler vardır ki, bunlarda gerek duyulan besinlerden, gerektiği miktarlarda bulunmaktadır ve bir besinin az gitmesi, diğerinin ise daha çok gitmesi gibi durumlarla da karşılaşılmaz.

Sıvı gübrelerin bir başka avantajı da akvaryuma şelatlanmış demir takviyesinin mümkün olmasıdır. Demir bir mikro besin olduğu ve az miktarlarda kullanıldığı halde, şelatlanmış bir şekilde akvaryuma takviye edilmediği durumlarda çoğunlukla eksikliği görülen bir besindir. Sıvı gübreler içinde yer alan besinlerin bir kısmı kısa süre içinde diğer elementlerle bağlanma yada oksidasyon nedeniyle kullanılamayacak hale gelirler. Bu nedenle akvaryuma bu besinlerin düzenli olarak ilave edilmesi gereklidir.

Sıvı veya katı gübrelemeler neticesinde akvaryuma istenilen/hedeflenen düzeylerde besin takviyesi yapmanın pek çok farklı yöntemi vardır. Bunlardan bir tanesi ve daha profesyonel olanı düzenli olarak ve kısa aralıklarla akvaryumdaki besin değerlerini test ederek gerekirse düzeltmeler yapmaktır. Diğeri ise tüm dünyada çok daha yaygın olarak kullanılan tahmin yöntemidir. Bu yöntemde esas bitkilerin ihtiyaç duydukları besinlerin suda her zaman tükenmeyecek bir şekilde hazır bulunmasını sağlamak ve haftalık düzenli ve büyük ölçekli su değişimleriyle de besinlerin belli değerleri aşmasını engellemektir.

Karbondioksit (CO2) takviyesi
Çoğu bitkili akvaryumda dışarıdan CO2 takviyesi bitkilerin sağlıklı gelişimi için hayati önem taşımaktadır ve sıklıkla da genel gelişimi belirleyen faktör durumundadır. Yeterli CO2 seviyelerinin oluşmadığı durumlarda, bitkiler etkili fotosentezi gerçekleştiremezler ve bu nedenle de temel fizyolojik fonksiyonlarını gerçekleştirmek için gerekli enerjiyi üretemezler. Akvaryumlara CO2 takviye etmenin pek çok yolu vardır. Akvaryum ortamında kendiliğinden oluşan CO2 balık ve bitkilerin solunumu neticesinde ortaya çıksa da, çok daha büyük bir kısmı bakterilerin organik maddeleri işlemeleri neticesinde ortaya çıkmaktadır. Çoğu toprak esaslı ve oturmuş zemine sahip akvaryumda, zemin bu sayede bitkiler tarafından kullanılmak üzere sürekli bir şekilde CO2 salınımı yapacaktır. Ancak bu proses neticesinde ortaya çıkacak olan CO2 miktarı gene de minimum seviyelerde olacak ve bol bitkili akvaryumlar için yeterli gelmeyecektir. Bu nedenle harici CO2 takviyesi önem taşımaktadır. Ayrıca hava ve su sirkülâsyonu sürekli olarak büyük miktarlarda CO2 kaçağına neden olacağından bu takviye biraz daha önem kazanmaktadır.

Günümüzde hobiciler için kullanıma uygun pek çok farklı teçhizat piyasadan kolaylıkla edinilebilmektedir. Bunlar arasında suya CO2 salınımı yapan tabletler, kimyasallar, fermente ve elektroliz sistemleri, basınçlı CO2 tüpleri sayılabilir. Bu sistemlerin tümünde CO2 gazı doğrudan akvaryum suyuna dâhil edilmektedir. Buradaki amaç ise CO2 gazının su ile sürekli temasını sağlayarak bitkiler tarafından abzorbe edilmesini mümkün kılmaktır.

Yıldırım Özdemir

Paylaş:
Share

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

2 Cevaplar

  1. Tolga dedi ki:

    Teşekkürler yazınız için. Sıvı gübrenin miktarının öneminden bahsetmişsiniz. Ortalama bir yükteki tank için bu hesaplama nasıl yapılmalı? Kullanım aralıkları hangi gübrenin eksik hangisinin fazla bunların nasıl test yada gözlemlenebileceği vb konusunda makaleye ekleme yaparsanız cok mutlu oluruz.

  2. Bitak dedi ki:

    Ortalama bitki yoğunluğu için üretici önerilerine uymak gerekir. Seyrek veya sık oluşuna göre yarı oranda artırıp azaltabilirsiniz. Özellikle demir konusunda hassas kırmızı yapraklı bitkilerin gübre ayarlamasında demir(Fe) testi faydalı olabiliyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Share